16 Ekim 2011

Buraya hiç mutlu post atmıyorum lan. Oysaki %30'u mutsuz, %70'i mutlu bi insanım. Valla bak. Bendeki enerji kimde var allaşkına. Kimde var. Tabi yok. Hadi gidiyom.

22 Eylül 2011

Yapılan iyiliklerin unutulması ne acaip. Yok yani iyiliklerin karşılığını alma peşinde falan değilim. Ama, bazı insanlar öylece hayatından çekip gidiyorlar ya. Hiçbir şey olmamış gibi. Çok ayıp ediyorlar lan.

02 Eylül 2011

Dışardan göründüğü gibi ruhsuz olmayı isterdim sadece. Bunu isterdim. Başka bir şey değil.

16 Ağustos 2011

27 temmuzun üstünden ne kadar gün geçmiş. Okulun açılmasına çok az kaldı. Her sabah uyandığımda "why god why?!!!" diye bağırıyorum. Ama bir işe yaramıyor.

27 Temmuz 2011

Sevdiğin bir kitabı bitirmenin hüznü+kitabın sonunun hüzünlü bitmesi = :'((((

22 Temmuz 2011

Uyumadan tüm gün durabilir miyim adlı deneyim başlamıştır. Maksat yok. Uyumak saçma bi eylem zaten. Olmasa da umrumda değil.  Dışarıda öğüre öğüre ağlayan kedinin cidden nesi var bilmek istiyorum. Ya da bu saatte (05:43) çıkıp yürüyüş mü yapsam. Güzel olabilirdi. Ne bileyim. Kapının önünde oturayım ya da. Termosumda sıcak çayım olsun. Ne bileyim. Mutlu olayım biraz.

08 Temmuz 2011

Hayatı pop klibinde arka planda "yea, yea" diyen zenci elemanlar gibi yaşamak istiyorum, o kafadan istiyorum. Tez kelleleri vurula.

23 Haziran 2011

Istanbul'daki ilk gunum bok gibi gecti. Ve kesinlikle kas yaptim.

20 Haziran 2011

Şimdi. Şey oldu. Ben İstanbul'a gidiyorum çarşamba günü. Öyle.

07 Haziran 2011

Hayat ne kadar guzel. Saka saka bok gibi. Yazililarim ne kadar guzel gecti. Saka saka edebiyattan kaldim. Amaan olsun babamin cok parasi var okumasam da olur. Saka saka fakiriz. Ne kadar pozitif bir insanim. Saka saka psikolojim coktu.

31 Mayıs 2011

Uyku kafası

Yakınlarından birine bir şey olabileceğini düşündüğün an ne kadar bencilleşiyorsun değil mi. Hemen “ben onsuz ne yaparım”. Ne kadar malız lan. Sevdiğimiz biri ölürken ya da yanımızdan bir şekilde ayrılırken, onunla ilgili hiçbir şey yapmıyoruz gibi. Onun bizim yanımızdan ayrıldıktan sonra ne durumda olacağını umursamıyoruz. Üzülüyoruz, ağlıyoruz ama kendimize. Onun hayatımızdaki yerine, giderse ne kadar boşluğa düşeceğimize vs.. Hep kendimizi düşünüyoruz. Bir kendimizi düşünmeyi bıraksak aslında. Bıraksak yani. Bırakmıyoruz. Menfaatçi gibiyiz.

30 Mayıs 2011

Ingilizce'nin tenselerden ibaret olmadigini ogrendigimden beri dil ogrencisiyim. "Sizin isiniz de kek yaa, yatarak sinif geciyosunuz" diyenler, su konulara bir el ativerin canim benim. Goreyim sizi bir.

Edebiyat

Sınav haftası olması nedeniyle bir hafta boyunca nete girmemeye yemin de ettim ya az önce, bu fedakarlıklarım(!) karneye yansımazsa yakarım buraları. Az ciddiyim.

27 Mayıs 2011

Kaldi 5

Bugunun cuma olduguna mi sevinsem, onumuzdeki haftanin sinav haftasi olmasina mi uzulsem, yoksa okul yakinda kapanacak diye yine mi sevinsem.. Bilmiyorum. Bunlar karmasik mevzular. Bu postu okuldayken attigim gercegi de var tabi. Bak yine uzuldum.

23 Mayıs 2011

Yazık

"Bir insan en fazla ne kadar yavşak olabilir" konulu, denek üzerinde yürüttüğüm tez çalışmamı bugün bitirmiş bulunmaktayım. Tek cümlede özetlemek gerekirse; Sonu gelmiyor dostlarım.

15 Mayıs 2011

Türk Sanat Musikisi

Bazen içimi bayıyor lan. Evet, diyeceklerim bu kadar. Şimdi dağılabiliriz.

12 Mayıs 2011


Merhaba. Bugün 5 aylık bir bebek gördüm ve saçları aynen yukardaki gibiydi. Tamam belki daha kısaydı ama, model olarak bu yani. Annesi, "Saçları havaya doğru çıkıyor uzadıkça" dedi.

04 Mayıs 2011

Yani

Şu hayatta en çok korktuğum şeylerden biri msnde laf atmak için "aklımdan seni geçiriyodum:)))" diyen arkadaştır. Lan pezevenk? (bu bir soru değildi yalnız.) Aklından nasıl geçiriyorsun, ne cins bir sapıksın lan sen? Terbiyesiz. Oysa ki değişik olucam, marjinal olucam diye bu tür saçma salak atraksiyonlara girmesen daha çok ciddiye alıcam seni belki. Bi "naber:))))))))999" falan desen. Yok lan. Sen bana hiçbir şey deme. Sen git feysbukta depresif temalı ergen kız fotoğrafı üzerine duygusal gibi olan söz yazılmış iğrenç fotoşoplu şeyler paylaş. Ya da git bi çay koy. Nebliyim.
Bir gün bir çılgınlık edip okul bahçesini "hepinizin allah belasını versin laaaaan" diye bağırarak terkedeceğim. Ama annem işte, "bela okuma kızım aaa" dediği anda bitiyor her şey. Bitiyor yani. Olmuyor.

Ve ben hayallerle yaşamaktan sıkıldım. Cidden gerçek hayatımı yaşayamadığımı hissediyorum bazen. Hayallerin de allah belasını ver-me-sin.

Of anne.
Teoride böyle de, pratikte sıkıntı var.

29 Nisan 2011

25 Nisan 2011

60

Sınav haftalarım masamı olağanüstü artiz bir şekilde kitaplarla ve kahve-kurabiye vs ile donatıp 2 saat boyunca onları izlemek ve twitter olsun tumblr olsun çeşitli sitelerde ders çalışmam gerektiğini anlatmakla geçiyor. Ama vaziyet böyle olduğu halde sınav haftalarından 20 kişi girişmiş gibi çıkmam da biraz şaşırtıcı tabi. Bu konu üzerine bir sınav öncesi akşamı detaylı bir şekilde düşüneceğim. Son olarak, İngilizlerin çok güzel bir sözüyle sizlere veda ediyorum: exam sucks.

Çoks eviyorum ya.

Bir de onu bırak ben burası kapalıyken ben buraya telefondan girebiliyordum. Hatta önceki postları (böyle diyince çok fazla varmış gibi gözüktü değil mi..) telefondan atmıştım. Şuan da çok havalı bir telefonum varmış gibi de görüktü değil mi. Öyle değil aslında.

He bi de giderken kendime not yazayım: telefonun neden internete girmediğini araştır e mi çiçeyim. E mi böceyim.

24 Nisan 2011

Mim

Eskiden bloggerda mim diye bir şey vardı. Çok iğrençti. Hala varsa da allah belasını vermesin. (Burada babaannem devreye giriyor. Bkz. "bela okuma ivleaadım döner dolaşır seni bulur")

27 Şubat 2011

Zor

Bazen annemin bakışlarından bi paragraflık özet çıkarabiliyorum. Bazen de dırdırsız bi annem olduğunu düşünüyorum ve mutlu oluyorum.